13 Haziran 2014 Cuma

İlk gece

Bir ses bizimle partiye gelir misin dedi? Ben de neden olmasın dedim. Tanrım ne yapıyordum ben? Pihiii bulmuşum ortamı kafamda tek ses dal dal dal. Odama geçip gece için hazırlanmaya başladım. Aklımdan geçen tek bir şey vardı. O geceyi hatırlamayacaktım..

Binbir çeşit alkolün birbirinden ucuz olduğu bir pub'a gittim elemanlarla beraber. Abuk subuk mal mal sorularla uğraş bir de. "Ee şimdi sen kendi ülkende de böyle saçın açık gezebiliyorsun yani?" "Annen babanın kaç numaralı karısı?"

Müzik güzel ama kimse dans etmiyor. Mallık paçadan akıyor. Alt kata kokteyl almaya indim, biri beni kolumdan tutup kendine çevirdi. Woaa!! diye donup kaldım.. Görüntü bulanık, ama seçebildiğim kadarı ile güzel. Kumral, kahverengi gözlü, güzel bakışlı bir bebe. Bana kendi dilinde bir şeyler söyledi, anlamadım. Yanıma oturdu, gözlerime baktı. Şapşal bana bakıyor ama konuşmuyoruz. Adını söyledi anlamadım ya da o an anladım ve sonradan unuttum. Kafam yüksek.. Güzel her şey.. Beni elimden tuttu ve bir yere oturdu. Ona onun dilini anlamadığımı söyledim. O ise gözlerin çok güzel dedi. Sarhoştu kör kütük. En az benim kadar.

Telefonum yoktu o an, adımı istedi. Söyledim.. Gözlerime derin derin baktı ve görüşürüz dedi. Öyle kumral bir tende o kadar koyu ve güzel gözleri ben hiç görmemiştim. Bakışları sıcaktı, elleri sıcaktı. Sonra oradan çıkıp kendimi o şehrin karanlık yanına fırlattım..

Gözlerim kayıyor, kayboluyorum, hiçbir şey göremiyorum. Yanımda birileri var, evet yurda dönebilirim düşüncesi ile bıraktım kendimi iyiden iyiye. Evet sözümü tuttum. İlk geceyi hatırlamayacaktım ve hatırlamıyorum da hala. Kendime geldiğimde gün ışıyordu. Birileri yanımdaydı. Yurt odama kadar sağ salim geldim. Ve geceden aldığım hazzı hayatımın bir parçası haline getirmeye söz verdim.

İlk Gün.. Part 2..

Uyan hadi kalk.. Aylardır kavuşmayı beklediğin şehrin kollarındasın. Git ve ona sarıl.. Gözyaşlarınla boğ bu şehri.. Ona aşkını söyle. Geldin bak, ulaştın..

Göz kamaştıran aşk dolu şehrin göbeğine giderken saçlarımı savurdum. Bedenim dimdik, vücudum ilgiye aç ve çekici görünme arzusu bütün benliğimi sarmıştı. Benim, bendim oradaki. Yılların getirdiği birikimle kendimi atıvermiştim kollarına. Tıpkı kör kütük âşık bir kadının, gözünü kapatıp sevdiği adamın kollarına aptalca atlaması gibi. Saatler geçiyor, şehrin meydanı beni ele geçiriyor. Sokaklarda caddelerde kayboluyorum. Kaybolmayı seviyorum. Sevişmek gibi, nereden geldiğini bilmediğin bir duygu ele geçiriyor seni önce bacakların titriyor sonra bir ateş karnından yukarı çıkıp göğüslerinden yukarı seni sarsıyor, başın dönüyor. Haz, korku, tutku ve ter... Her şey bir arada.. Gözler üzerimde, gülümseyen bakışlar, tuhaf bakışlar. Ben mi korkuyor ama hala inatla yürüyorum. Güçlüyüm, gücümü hissediyorum. Konuştukları dili bilmiyorum onlar da benim dilimi bilmiyorlar. Süzülmeyi seviyorum, bakışları üzerime çekmeyi seviyorum. Güçlü yanımın altında sakladığım ürkek bakışlarımı sezen erkeklerin gözlerinden kaçıyorum. Başım yukarıda, meydan okur gibiyim… Senin aşkın, karmaşan benden büyük müdür söyle diyorum 14 yaşından beri aşık olduğum şehre.. Söylesene bana neler yapacaksın diyorum, hazırım diye haykırmak istiyorum... Saatlerce izledim o şehri, yürüdüm, yürüdükçe düşündüm. Sessizliği sevdim, hiç kimsenin konuşmasını anlayamamayı sevdim... Daha başka neleri sevip nelerden nefret edeceğimi düşündüm, düşündüm ve yurdumun yani yeni evimin yoluna döndüm.